Aşkla başlayan evliliğin, monoton hale gelerek “Aşkı bitmiş evlilik” halini almasıyla evlilik birliği içinde sıkıntılar patlak vermektedir. Eşler arasında çıkan tartışmalar, fikir ayrılıkları ve duygu farklılıkları gibi sebepler evliliği bitiren, eşleri boşanmaya götüren sebeplerdir. Özel bir sebep olmaksızın her türlü nedene dayanılarak açılan boşanma davasına halk dilinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası denmektedir.
Boşanma davaları Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma, yani halkın deyimiyle şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde düzenlenen genel boşanma nedenidir. Genel boşanma nedeni dışında; zina (TMK m.161), hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m.162), suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163), terk (TMK m.164) ve akıl hastalığı (TMK m.165) gibi özel boşanma nedenleri de vardır.
İstatistiklere göre ülkemizde açılan boşanma davalarının yüzde 90’ından fazlası, eski adı ile şiddetli geçimsizlik, yeni adı ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle açılmaktadır. Bunun sebebi, özel boşanma nedenlerine dayanılarak açılan boşanma davalarında, sebebin ortaya çıkmasının ve ispatının pek mümkün olmamasıdır. Ancak, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hali, her evlilikte ortaya çıkabilecek bir durumdur.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılacak boşanma davası, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) çekişmeli yargı hükümlerine tabidir. Bu sebeple çekişmeli boşanma dilekçesi, kanuni şartları taşımak zorundadır. Dava dilekçesi, davaya cevap dilekçesi, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri doğru hazırlanmalıdır. Boşanmaya gerekçe gösterilen deliller gerektiği gibi belirtilmelidir. Delillerin değerlendirilmesi ile tanıkların dinlenmesi sürelerinin uzun olduğu ve mahkemelerin iş yükünün fazla olduğu göz önüne alındığında, dava ile korunmak istenen hukuki yarara ulaşmak oldukça uzun sürmektedir. Bu nedenle şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılacak boşanma davasında, dilekçelerin ve delillerin en doğru şekilde mahkemeye sunulması gereklidir. Bu sayede, dava en kısa sürede sonuçlanabilir. Usul kurallarına aykırı şekilde açılmış davaların yıllar alması kaçınılmazdır. Hatta bu sancılı sürecin sonunda davanın reddedilmesi de olasıdır. Bu türdeki sıkıntılara girmemek adına, usule uygun şekilde dava açılmalıdır ve açılan dava titizlikle takip edilmelidir.
Türk Medeni Kanunu madde 166/I; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.” demektedir. Buna göre evlilik birliği, ortak yaşamı sürdürmeyi eşlerden beklenemeyecek derecede sarsılmış olmalıdır. Boşanma davası açılması için sebep oluşmuş ise eşlerden her biri, karşı tarafın kusuru olmasa da boşanma davası açabilir. Ancak, dava açan tarafın karşı tarafa oranla daha az kusurlu olması gerekmektedir. Aksi takdirde davalı eş, davacı eşin tam kusurlu ya da daha fazla kusurlu olduğu hallerde davaya itiraz hakkını kullanabilir. Ancak, davalı eşin bu hakkını kullanabilmesi için, evlilik birliğinin devamında kendisi ve varsa çocuklar için korunmaya değer bir yarar olmalıdır.
Şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davalarında her türlü sebep boşanmaya gerekçe olarak gösterilebilmektedir. Gösterilen sebebin evlilik birliğini sarsıp sarsmadığı konusundaki değerlendirme somut olayın şartlarına göre belirlenir. Eşlerin, eğitim seviyeleri, kültürel ve sosyolojik durumları, kişilik özellikleri çerçevesinde boşanma sebebinin varlığı ya da yokluğu hâkim tarafından takdir edilmektedir.
Boşanma davasının açılması için herhangi bir sebep aranmamakla birlikte, açılan dava sonucunda boşanmaya karar verilebilmesi için yasa koyucu çeşitli şartlar aramaktadır. Bunlardan ilki; evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olmasının gerekliliğidir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasının en temel şartı eşler arasında geçimsizliğin olmasıdır. Geçimsizliğin temel sebebi de eşler arasında önemli boyutta duygu ve fikir ayrılığı olmasıdır. Fakat, her geçimsizlik evlilik birliğini temelinden sarstığı gerekçesiyle boşanma davasına konu edilemez. Kanun, evlilik birliğini temelinden sarsan sebepler hususunda herhangi bir sıralama yapmamıştır. Bu konuda verilmiş yargı kararları esas alınarak değerlendirme yapılmaktadır.
Doktrin ve Yargıtay kararları ışığında, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açılmasında dayanak olarak kullanılabilecek evlilik birliğini temelinden sarsan nedenlerden bazıları şunlardır. “Eşe iftira atmak, Eşle alay etmek, Ailevi sırları üçüncü şahıslarla paylaşmak, Eşin ailesine hakaret etmek, Eşi yaralamak, Sürekli içki içmek, Kumar oynamak, Sık sık evi terk etmek, Eşi aldatmak, Eşi dövmek, Dövmek için eşin üzerine yürümek, Eşin akrabalarına fiili saldırıda bulunmak, Başkalarının önünde eşi ölümle tehdit etmek, Karşılıklı hakaret, Eşe beddua etmek, Evli bir kişiye yakışmayacak davranışlarda bulunmak, Sarhoş halde ev eşyalarını kırmak, Hasta olan eşi tedavi ettirmemek, ….” Sayılanlar birkaç örnektir. Liste oldukça uzun olmakla birlikte, sınırlı da değildir.
Şartlardan ikincisi ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması hali, eşlerden ikisi veya sadece biri için ortak hayatı sürdüremeyecek derecede ağır olmalıdır. Bu durumda şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini hâkim takdir eder. İleri sürülecek olguları, evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte bulmazsa, dosyadaki mevcut delillerden bulmaya çalışacaktır ve ikna edici bir delil bulamazsa davayı reddedecektir. Aynı zamanda ispat edilen olgular evlilik birliğini sarsacak nitelikte olmakla beraber evliliğin buna rağmen sarsılmadığı ispat edilirse, dava yine reddedilebilir. Hâkim nelerin boşanmayı gerektirecek nitelikte olduğunu doktrin ve mahkeme kararlarına göre belirler. Dolayısıyla her geçimsizlik, boşanma nedeni olarak kabul olunmaz. Örneğin, akşam yemeklerinin saat kaçta yenileceğine yönelik gerçekleştirilen bir kavga, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmayı mümkün kılmaz. Ama eşi eve kilitlemek, bir boşanma nedenidir ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaya neden olur. Ayrıca, ortaya çıkan her geçimsizlik, mutlak boşanma nedeni olarak değerlendirilemez. Örneğin bir sebep A şahsı için çekilmez iken, kültürü nedeniyle B şahsı için tahammül edilebilir bir halde olabilir. Tüm bunların değerlendirmesini yargılamayı yapan hâkim yapacaktır.
Son olarak evlilik birliğini çekilmez hale getiren tarafın davranışları ve eylemleri affedilmiş ya da hoş görülmüş olmamalıdır. Herhangi bir sebeple karşı tarafın davranışları ve eylemlerini affederek veya hoş görerek evlilik birliğini devam ettiren taraf, daha sonra bu davranışları ve eylemleri, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasına dayanak teşkil edemeyecektir.
Açıklanan bilgiler neticesinde evlilik birliği içinde yaşanan her sıkıntı boşanma davsına konu edilebilir. Ancak boşanma sebebinin varlığı ya da yokluğu hâkim tarafından takdir edilecektir. Bunun sebebi aile kurumunun toplum için son derece önemli olmasıdır.
Her şeye rağmen;
Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde, bir ömür aynı sevinci ve hüznü paylaşarak aynı yastığa baş koymanız dileğiyle…
Av. Zeki AKARSU